DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan, Türkiye’den tek siyasetçi olarak davet edildiği Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nda temaslarını sürdürüyor.
Babacan’ın Davos Tepesi’nde katıldığı toplantılarda yeni jeopolitik periyot, ülkeler ortasındaki diyalog, yenilenebilir gücün finansmanı ve global ekonomik tablo ele alınıyor. Para siyasetlerinden iklim değişikliğine kadar uzanan geniş yelpazede görüşlerini paylaşan Babacan, dünyanın dört bir yanından Davos Tepesi’ne gelen iştirakçilere “Türkiye’den vazgeçmeyin” iletisi veriyor.
“DÜNYADA ARTIK OLAĞANLAŞMA ZAMANI”
Zirvenin dördüncü gününde ‘Gelişmekte olan piyasaları gözden kaçırmamak’ temalı oturumda konuşan Babacan, enflasyonla ilgili bir soru üzerine rezerv para ihraç eden merkez bankalarının bilanço büyüklüklerinde 2008-2009 krizinde ve pandemi sürecinde sıçrama yaşandığını hatırlattı. Babacan şunları söyledi:
* “Bu kadar düşük fiyata bu kadar çok likidite sürdürülebilir bir şey değildi. Sonunda enflasyonu vurdu ve merkez bankaları kaçınılmaz olanı yaptı. Merkez bankalarının önlem olarak likidite sağlamasının değerli olduğunu düşünüyorum. Zira pandemi global iktisatta çok büyük bir tesir yaratabilirdi. Bu yüksek oranda engellendi. Fakat her şeyi normalleştirmenin vakti geldi.
“G20’DEN ÇOK AZ YARARLANILIYOR”
* Şu son bir yıldır gözlemlediğimiz en kıymetli öge, ülkeler ortasında koordinasyon ve iş birliği eksikliğidir. Burada G20’den çok az yararlanılıyor. G20, dünya nüfusunun üçte ikisinin, dünyadaki ticaretin yüzde 75’inin ve global gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 85’inin temsil edildiği bir kuruluştur. Bu çok özel şartlarda G20’nin ülkeler ortasında siyasetleri koordine etmek için daha sık bir ortaya gelmesi çok kıymetlidir. G20’nin misyon alanını genişletmek ve jeopolitik hususları da gündeme almak çok değerli olacak.
“ENFLASYON SAVAŞAMAYACAĞINIZ BİR CANAVAR DEĞİL”
* Türkiye için para siyaseti uzun vakittir çok gevşekti ve negatif faiz oranları çok büyüktü. Münasebetiyle bunun iç enflasyonumuz üzerinde ek bir tesiri oldu. Lakin tüm bunlar, şayet hükûmetler ve merkez bankaları akla yatkın adımlar atarlarsa aksine çevrilebilir şeyler. Enflasyon, savaşamayacağınız bir canavar ya da onun üzere bir şey değildir. Enflasyonla başa çıkabilirsiniz.
“TÜRKİYE’DEKİ MESELELERİN ÜSTESİNDEN ÇARÇABUK GELİNEBİLİR”
* Türkiye’yle ilgili tüm meseleleri çözmek çok kolay. Bunu yapmak için uygun insan kaynakları, rasyonel kararlar gerekiyor. Bunların çok yakında düzeltilebileceğine inanıyorum. Pek çok jeopolitik sıkıntımız olmasına, petrol ve gazda ithalata bağımlı olmamıza, komşularımız ortasındaki her türlü hareketliliğin ortasında olmamıza karşın Türkiye iktisadı dayanıklılığının devam ettiğini gösterdi. Daha yeterli kararlarla, daha güzel aksiyonlarla, dünyanın geri kalanıyla daha yeterli ilişki kurarak tüm bu problemlerin çarçabuk üstesinden gelinebilir.”
“HÜKÜMET DEĞİŞİKLİĞİNDEN SONRA DAHA RASYONEL BİR YAKLAŞIM BEKLENMELİ”
Babacan, “Yatırımcılar Türkiye’deki potansiyele ve risklere nasıl bakmalı?” sorusunu şöyle yanıtladı:
“14 Mayıs’ta seçimlerimiz var ve ben muhalefet partilerinden birinin başkanıyım. Seçimlerden sonra, bir hükûmet değişikliği olursa, ki büyük olasılıkla olacaktır, o vakit muhtemelen daha düzgün bir insan kaynağı beklentisi olacak ve ekonomik ve finansal idare tarafında daha rasyonel bir yaklaşım beklenmelidir. Dört temel alanımız var: Para siyaseti, maliye siyaseti, makroihtiyati önlem alanı ve yapısal ıslahatlar.”
Kurallara dayalı iktisat siyasetlerinin altını çizen Babacan, kelamlarına “Eğer para siyaseti, maliye siyaseti ve makroihtiyati tedbirler için kural temelli bir yaklaşım varsa bu, hükûmetin ne yapacağı konusunda büyük ölçüde öngörülebilirlik getirecek, merkez bankasının hangi durumlarda ne yapacağını gösterecektir. En büyük sorun, siyasi önderlerin bazen kurallara bağlı kalmak istememeleridir. Tüm seçeneklerin önlerinde olmasını istiyorlar. Ancak bu; kırılganlık ve oynaklık ile istikrar ortasında bir seçimdir. Kural temelli yaklaşım seçenekleri sınırlıyor ancak günün sonunda ülkeye yarar sağlıyor” diye devam etti.
“2050 MAKSATLARI İÇİN ŞİMDİ KÂFİ FİNANSMAN YOK”
Babacan ayrıyeten yenilenebilir güce geçişin finansmanı konusunda rezerv para üreten merkez bankalarını işaret ederek şu sözleri kullandı:
* “Pek çok yeni yatırım alanı var, bilhassa yenilenebilir güç. Şayet uzun vadeli vizyona sahip olunursa kazan-kazan sonucu oluşur. 2050 net sıfır emisyon maksatlarına ulaşmada çok çok kıymetli olan yenilenebilir güç için şimdi kâfi finansman yok.
* Bilindik sistemler karbonsuzlaştırmayı finanse etmek için çalışmıyor. Şayet çocuklarımız ve torunlarımız herkesin meşakkat çektiği bir dünyada yaşamayacaksa, burada rezerv para ihraç eden merkez bankalarının bir rolü olmalı. Bu yüzden merkez bankalarının gücünü akla yatkın ve maksatlı bir biçimde karbonsuzlaştırmayı, yenilenebilir kaynakları finanse etmek için kullanmasının vakti geldi. Bu, global olarak koordineli bir formda yapılmalı ve berbata kullanılmamalı. Aksi halde 2030 ve 2050 maksatlarına ulaşmak imkânsız.”